Türkiye oldukça hareketli bir ülke. Bu hareketliliği ya da dinamizmi yaratan birbirine bağlı çok sayıda faktör bulunmaktadır. Siyasal, iktisadi, demografik, sosyal ve coğrafî faktörler bunların başında yer almaktadır. Coğrafî faktörler Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkileri bakımından önemli avantajlar yarattığı gibi, bazen güvenlik gibi hususlarda ciddi sorunlara da yol açmaktadır. Bu bağlamda yaşanan çok sayıda sorun ve bu sorunlara yönelik ortaya konan çözüm iradesi anılan dinamizmin önemli unsurlarından olmaktadır. Nitekim uluslararası ilişkiler bağlamında gerek bölge ülkelerinin tutumları gerekse küresel güçlerin müdahaleci tutumları karşı eylemleri zorunlu kılmaktadır. Türkiye’yi siyasal ve askerî bakımdan olduğu kadar teknoloji geliştirmeye yönelten hareketliliği sağlayan ve ataletten kurtaran sürecin temel nedenlerinde biri de bu husustur.

Şüphesiz sadece coğrafî faktörlerin neden olduğu pozitif ve negatif ilişki ağından kaynaklanan temel dinamizmden söz edilemez. Bizatihi ülkenin sosyo-politik yapısı da anılan dinamizmi yaratan temel unsurlardan biridir. Kültürel, etnik, dinî ve bölgesel çeşitliliğin sebep olduğu gerilim büyük oranda somut ve olumlu hareketlerin ortaya çıkmasını sağlayarak çeşitli boyutlarda üretim süreçlerini geliştirmektedir.

Kısa süre önce yaşanan ulusal seçim süreci de bu dinamizmin temel göstergesidir ve tarihi kayıt olarak yerini almıştır. Ulusal Parlamento seçimi ve devlet başkanını belirleyen seçim sürecinde ortaya çıkan siyasal dinamizm oldukça çarpıcı olmuştur ve bu açıdan demokrasi kültürünün Türkiye’de yerleşmesine önemli katkılar sunmuştur.

Geleneksel siyasal yelpazenin kabaca sağında ve solunda yer alan aktör ve yapılar arasında akışkan geçişler gerçekleşmiş ve bu açıdan bir yandan karşıt hareketlerin iki ana eksende karşıt olarak oluşmasına yol açarken, diğer yandan belirginsizleşen siyasal kimlikler arasında daha ziyade çıkar ekseninde iş birlikleri gelişmiştir. Oldukça yeni bir tecrübeye işaret eden mezkûr hadiselerin ne kadar kalıcı olacağı gelişen sosyo-politik süreçlerde somutlaşacaktır. Buna rağmen Türkiye’de yaşanan tüm bu dinamik oluşumların gelecekte olumlu sonuçlar doğuracağı da açıktır.

Türkiye’nin dinamik yapısını oluşturan temel unsurlardan biri olan coğrafi konumu sadece siyasal açıdan değil aynı zamanda üzerinde yer aldığı yeryüzünün fizikî özellikleri açısından da epey hareketli olduğu ve hareketlerinin belli periyotlarda deprem ürettiği de bilinen bir husustur. Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye üzerinde yer aldığı fay hatlarının tarihsel olarak büyük depremlere yol açtığı bilinen Anadolu coğrafyası kısa süre önce birbirini takip eden iki büyük depremle büyük yıkımlara sahne olmuştur.

6 Şubat’ta yaşanan ve çok sayıda cana mal olan depremin ortaya koyduğu manzara çok üzücü olmuştur. Can kayıplarının önlenmesi için alınması gereken tedbirler arasında daha iyi ve sağlam evlerin inşa edilmesinin öncelikli olduğu aşikârdır. Yaşanan bu olumsuz tablodan olumlu sonuçlar çıkarmak da mümkündür. Bazı istisnaları saymazsak, ülke genelinde beliren toplumsal dayanışma arzusu oldukça önemli sonuçlar yaratmıştır. Yardım faaliyetleri, sorunların çözümüne duyulan ihtiyaç ve bu konularda ortaya çıkan örgütlenme kapasitesi vurgulanması gereken temel hususlardır.

Tüm bu düşünceler ışığında daha müreffeh ve daha dinamik bir Türkiye ve dünyada dergimizin yeni sayısını okumanız ve faydalanmanız dileğimle!

Alim Yılmaz
Editör

Diğer Linkler