Dünya ölçeğinde yaşanan sorunlar çok boyutlu olma vasfını sürdürmektedir. Sosyal sorunların dayanağını teşkil eden insan faaliyetleri sadece rasyonel nedenlere dayanmamaktadır. Zira insanın eylemlerini şekillendiren duygular birçok durumda daha fazla önem kazanmaktadır. İnsanı belli tercihlere yönelten duygusal motivasyonların anlaşılması bu bakımdan son derece önemlidir.

Duygularımız sevinç ve öfke şeklinde tezahür ettiği gibi, takdir ve tevazu halimizi de belirleyebilmekte ve bu açıdan bütün insanî ilişiklerimizi farklı boyutlarda belirleme kudretine de sahiptir. Siyasal tutumlarımız, ekonomik tercihlerimiz ve geleceğe dair öngörü ve değerlendirmelerimiz duygu-durum bağlamında fikirlerimizi etkileme ve oluşturma kudretine sahiptir.

Gerçeğin ne olduğunu anlama çabalarımız da büyük oranda bu duygu etkisinde öznel sonuçlara ulaşmamıza sebep olur. İnançlarımızın temelinde de süreç içinde oluşan duygularımızın önemli payı mevcuttur. Nitekim siyasal hadiseleri kendi bağlamında anlamaya çalışırken, bazı durumlarda duygusal hallerimizin yarattığı karanlık boşluklarda gerçeği tespit edemiyoruz. Duyguların insanı harekete geçiren temel motivasyon olması ahlâkî, dinî, sosyal ve siyasal tercihlerin ne gibi muğlak bir temele dayandığını görmemizi de engelleme gücüne sahiptir.

Ulusal ve uluslararası tartışmalarda gündelik sorunları aşan ve geleceğe dair önemli tercihler yapmamızı sağlayan duyguların önemi ortadadır. Farklı yaş grubuna ait insanların tercihlerini şekillendiren duygular en az akıl, ideoloji ve inançlar kadar anlaşılmayı gerektirdiği bu bakımdan açıktır. Bu hususta yapılan birçok çalışma nesnel gerçeğin hilafına insanların duygusal tercihler yaptığını göstermektedir.

Tüketim alışkanlıklarımızdan, oy verme davranışlarımıza kadar duyguların sahip olduğu önem açık olduğuna göre, ticarî ürünlerin güven, kabul görme, farklı olma gibi duygulara hitapla pazara sunulması ve bu çerçevede tercih edilmesi siyaset kurumunu da harekete geçiren veya geçirmesi gereken önemli hususların başında gelmektedir.

Nitekim demokratik süreçlerin görece daha önemli ve meşru olduğu Batı dünyası ve Türkiye’de duyguları baz alarak yapılan siyasetin ve bu siyasetin doğuracağı sonuçlar oldukça önem kazanmaya başlamıştır. Türkiye nüfusunun oldukça genç olması siyasal propaganda çalışmalarını duygular bağlamında daha da önemli kılmaktadır. Özellikle genç insanların siyasal görüş ve ideolojik tutumlarda daha çok duygularına göre tercih yaptığı ya da yapacağı düşüncesi, genç insanların belli konulardaki duygularını daha çok dikkate almayı gerektirmektedir.

Buna mukabil genel bir prensip olarak duyguların sadece gençler için değil, yaşını almış insanlar için de belirleyici olduğu açık gerçektir. Sevgi kadar saygı duymanın da esas olduğu ve bu bağlamda insan davranışlarını, karar ve tercihlerini derinden etkilediğini bilmekte büyük fayda vardır.

Anılan tüm bu hususları daha iyi anlamak ve farklı konularda akademik derinliğe ulaşmak için yayınlanan bu sayımızı okumanız ve faydalanmanız dileğimle!

Alim Yılmaz
Editör

Diğer Linkler