“Cesaret kırıklığı, kişisel cesaret kırıklığı için çok sayıda neden bulabiliyorum… Neyin üstesinden gelebildim ki?… Dünya, benim yola çıktığım zamankinden, aşırı derecede daha çok kamulaştırılmış durumda…” diyordu Henry Hazlitt, 1964 yılında yaptığı bir konuşmada. Canını sıkmakta haklıydı. Ama konuşmasının sonunda vardığı nokta ve insanlara tavsiyesi ümitsizlik değil daha çok çalışmak ve cesur olmaktı. Çağrısının ısrarlı olması, tehlikeye maruz kalan şeylerin önemli olmasından kaynaklanıyordu. Hazlitt’in kaygılandığı, “insan hürriyetinin istikbali”ydi. Devamını oku..
İçindekiler:
Neden Siyasete Mahkûmuz? – Cennet Uslu
Erdemli Bir Sapma Şekli Olarak Siyaset – Hasan Yücel Başdemir
12 Eylül Öncesi Türkiye’de Sosyalist Kültür İnşa Çabaları: Türkiye Yazıları Dergisi – Salih Zeki Haklı
Aile Hayatına ve Aile Birliğine Bir Müdahale Biçimi Olarak “Çocuğun Devlet Koruması Altına Alınması” ve AİHM’nin Konuya Yaklaşımı – Abdulkadir Pekel
Dijitalleşme Çağında Eşitsizlik ve Ayrımcılık – Oğuz Turan Yayla
Bir İşletmenin Sosyal Sorumluluğu Kârlarını Artırmaktır – Milton Friedman
Batı Medyasının Senaryosunda Önce Kahraman Sonra Kötü Adam: Recep Tayyip Erdoğan – Oğuzhan Yanarışık
Hendek, Özyönetim ve Siyaset – Vahap Coşkun
Çözüm Sürecinin Sonlanmasının Anayasal Gelişme Üzerindeki Etkileri – Buğra Kalkan
Müslüman Dünyada Hangi Devlet Düzeni Hâkim? – Hasan Yücel Başdemir
Henry Hazlitt: Halkın Avusturyalısı – Jeffrey Tucker